Hızla değişen dünyanın dinamikleri, yeni jenerasyonların ihtiyaç ve tercihleri biz işverenlerin ve markaların iş yapış şekillerimizi değiştirmemizi gerektiriyor. Gerek tüketicilerimiz, gerek tedarikçilerimiz, gerekse de çalışanlarımız, bizlerden yaşadığımızı toplumun sorunlarına çözümler üreten, sorumluluk sahibi ve sağlam değerlere sahip bir marka, kurum ve işveren olmamızı bekliyor.
Teknoloji, sosyal medya ve internetle iletişimin bu kadar hızlandığı bir dünyada artık herkes çok daha mobil ve çok daha dünyadan haberdar. Tüketici de, çalışan da çok daha hızlı kurumunu markasını değiştirebiliyor. Başarıyı yakalamanın zor olmasının yanı sıra başarıyı sürdürmenin çok daha zor olduğu bir hızda yaşıyoruz. Şirketler ancak istikrarla yönetim stratejileri ve değerleriyle gelecek nesillerde devam edebiliyor. Ama şunu hepimiz çok iyi biliyoruz ki sürdürülebilir bir marka ve kurum olabilmek için sadık tüketicilere ve sadık çalışanlara ihtiyacımız var. Bugünün insanı artık işverende sosyal duyarlılık ve empati bekliyor. Türkiye’nin ve dünyanın sorunları çok fazla ve çeşitli. Küresel ısınmadan, mülteci sorununa, gelir dağılımındaki dengesizlikten, cinsiyet eşitsizliğine birçok sorunumuz var. Bizler ticari birer kurum olarak bütün problemlere çözüm üretemeyiz veya sorunları kökünden bitiremeyiz. Ama acaba bazı problemlere küçük küçük çözümler üretmemiz mümkün mü? Eleştirmek, devletten çözüm beklemek yerine, bizler kendi kurumlarımızdaki insanlara dokunarak az da olsa bir fark yaratabilir miyiz?
Bir de hepimizin bir sorunun küçük bir kısmına dokunduğumuzu varsayarsak, yaratacağımız etki çok büyük olmaz mı? Biz Eker olarak Türkiye’de otizmli yetişkinlerin istihdamı sorununa küçük bir çözüm sunduk. Ortağımız Andros ‘ta uygulanan projeyi örnek alarak 12 yetişkin otizmliyi istihdam etmeyi hedefleyen projeyi hayata geçirdik. Şu an uyguladığımız ‘İş Koçu Destekli İstihdam modeliyle’ 10 otizmlinin istihdamını sağladık. Bu otizmli gençlerin ve ailelerinin hayatlarında çok büyük bir fark yarattık. Ama daha da önemlisin bunun olabileceğini, otizmli gençlerin de istihdama katılabileceklerini, üretebileceklerini, kendi ayaklarının üstünde durabileceklerini ve ailelerine maddi olarak destek olabileceklerini gösterdik. Bunu yaparken de kendilerinin sosyal ve davranışsal olarak geliştiklerini gördük. Çalışanlarımızın engellilere, otizmlilere karşı ön yargılarının yıkıldığını gördük. Farklıklarımıza saygı göstermeyi, empati göstermeyi. öğrendik. Türkiye’de engelli istihdamı kendi içinde çok önemli bir sorun. Maalesef engellileri arasında istihdam oranı 1%in de altında olarak en düşük istihdam olan grup otizmliler. Türkiye’de 1 milyona yakın yetişkin otizmlinin evlerinin kapılarının ardında olduğu tahmin ediliyor. Genel işsizlik, genç nüfusta işsizlik de Türkiye’nin çok temel bir sorunu. Ama şunu unutmayalım ki bu otizmli gençlere hiç kimse tek bir fırsat bile vermiyor. Bizler de vermeyeceksek kim verecek? Bu kılavuzu, bu projeyi uygulamak isteyen kurumlara bir yol haritası oluşturmak amaçlı hazırladık. Şundan emin olabilirsiniz ki bu gençler üretiyor ve çalışıyor. Başlarında iş koçları olduğu sürece diğer işçilerle paralel verimlikte üretim sürecine katkıda bulunuyorlar. Şimdi en büyük hedefimiz sizin gibi diğer işverenlerin de bu ve benzeri projeleri işletmelerinizde hayata geçirmenize vesile olmak. Bu süreçte biz Eker olarak sizlere her türlü desteği vermeye hazırız.